Navigasyonu görüntüle İçeriği görüntüle

30 Ağustos Zafer Bayramı ve Zafer Yürüyüşü: Tarihi ve Anlamı

İstiklal Savaşı, Türk milletinin maddi ve manevi tüm varlığını ortaya koyduğu benzersiz bir kurtuluş destanıdır. Milli mücadele yolunda ilk adım 19 Mayıs 1919 sabahı Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basması ile atıldı. Çok zorlu ama inançlı bir mücadeleyle geçen üç yılın ardından 26 Ağustos 1922’de günün ilk ışıklarıyla başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde kazanılan büyük zaferle sonuçlandı. Bu zafer, sadece silahlı bir mücadeleyi değil, aynı zamanda ulusal birlik ve beraberliği, vatan sevgisini ve özgürlük tutkusunu da simgeliyordu. Zafer, bağımsızlık yolunda döşenen en sağlam taşlardan birisi oldu. Ulusal kimliğimiz ve değerlerimiz zaferle birlikte daha da pekişti ve bağımsızlık mücadelesi veren diğer milletlere de ilham verdi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehasının önderliğinde gerçekleşen, işgal altındaki güçsüz topraklardan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan bu yolda tarihi bir dönüm noktası olan 30 Ağustos Zaferi’ni 1926 yılından beri Zafer Bayramı olarak kutluyoruz. 2005 yılından beri ise bu kutlamalara çok özel bir etkinlik olan “Zafer Yürüyüşü” ile başlıyoruz. Mustafa Kemal Paşa’nın 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan gece Afyon’un Şuhut ilçesinden Kocatepe’ye yürüdüğü 14 kilometrelik güzergâhı birlikte yürüyor, zaferin kazanılmasında önemli rol oynayan cesaret, kararlılık ve milli birlik duygusunu gelecek kuşaklara coşkuyla aktarmaya devam ediyoruz.

Bu yazımızı 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın önemine, bayram kutlamalarına, Zafer Yürüyüşünün temsil ettiği değerlere ayırdık.

30 Ağustos Zafer Bayramı Nedir?

Zafer Bayramı, 1922’de Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde her yıl 30 Ağustos günü kutlanan ulusal bayramımızdır.

30 Ağustos zaferi için ilk kutlama, Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1924 yılında Dumlupınar’a bağlı Çal köyü yakınlarında yapıldı. “Başkumandan Zaferi” adıyla düzenlenen törenlere Mustafa Kemal Atatürk de katıldı ve eşi Latife Hanım ile birlikte “Meçhul Şehit” anıtının temelini attı. 30 Ağustos kutlamalarının milli bayram olarak ilan edilmesi ise 1926 yılında gerçekleşti ve bayram Türk ordusuna ithaf edildi. Başlangıçta daha sade törenlerle kutlanırken 1960’lı yıllardan itibaren daha kapsamlı ve geniş katılımlı törenler düzenlendi.

30 Ağustos Zafer Bayramının Önemi Nedir?

Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kaldı. 1881 yılında Duyun-u Umumiye İdaresi ile ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş olan imparatorluk, Mondros Mütarekesi ile siyasi bağımsızlığını da yitirmiş oldu. Mütarekenin 7. maddesi, itilaf devletlerinin güvenliklerini tehlikede gördükleri stratejik yerleri işgal etmelerine izin veriyordu ve Anadolu topraklarının fiilen işgali kısa süre içinde başladı. Son olarak 15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetlerinin İzmir bölgesine yaptıkları çıkarma, üç yıl sürecek olan Milli Mücadelenin fitilini ateşledi.

Kurtuluş Savaşı’nın her aşaması; detaylı bir şekilde değinilmesi gereken kararları, olayları ve muharebeleri içeriyor. Anadolu’nun dört bir köşesinde başlayan direniş hareketlerinden düzenli ordulara geçilmesi, Milli Mücadele’nin planlanması ve örgütlenmesi için düzenlenen Erzurum ve Sivas Kongreleri, ulusal bağımsızlık vurgusu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olan Amasya Genelgesi, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulması ve Doğu, Güney ve Batı cephelerinde yaşanan savaşların her biri bir milletin maddi ve manevi bütün varlığıyla sergilediği büyük iradeyi gösteriyor.

Büyük Taarruz’a giden yolda Batı Cephesinde yapılan savaşların üç aşaması olduğu söylenebilir. I. İnönü (9-11 Ocak 1921), II. İnönü (28 Mart - 4 Nisan 1921) ve Dumlupınar (13-15 Nisan 1921) Muharebelerinin yapıldığı birinci aşamada hedef, işgal kuvvetlerini lojistik kaynaklarından uzaklaştırarak yıpratmaktı. “Stratejik savunma” olarak tanımlanan ve Sakarya Meydan Muharebesinin yapıldığı ikinci aşamada ise Türk ordusu 23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında yaklaşık 100 kilometrelik bir cephede Yunan ordusu ile mücadele ederek çok önemli bir zafer kazandı. İnisiyatifin Türk ordusuna geçmesi açısından büyük önem taşıyan Sakarya zaferinin ardından, ordunun savunma düzeninden taarruz düzenine geçmesi için hazırlıklara başlandı. Askeri hazırlıkların yanı sıra siyasi anlamda stratejik çalışmalar yapıldı ve Misak-Millîyi dünyaya açıklamak ve kabul ettirmek için çok sayıda adım atıldı. 1922 yılının Haziran ayında, taarruz için hareket kararı alındı.

Zafere Yürüyüş ve Büyük Taarruz

25 Ağustos 1922 günü tüm koşullar Türk ordusunun 1.Ordu ile Afyon’un güneybatısından taarruz başlatması için son derece uygundu. 24 Ağustos’ta başkomutanlık karargâhı Afyon’un Şuhut kasabasına taşındı. Kasabada bulunan Hacı Veli Konağı ordunun karargâhı olarak kullanıldı. Mustafa Kemal Paşa taarruz için son hazırlıklarını buradan yürüttü. 25 Ağustos’ta ise Kocatepe’ye doğru yaklaşık 14 kilometre sürecek olan yürüyüş başladı. Çakırözü köyünde verilen kısa bir molanın ardından tekrar yola çıktılar ve hava ağarmadan taarruzun yönetileceği Kocatepe’ye vardılar.

Taarruz emri 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabaha karşı verildi. İlk gün Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar 15 kilometrelik bir bölge ele geçirildi. 27 Ağustos sabahı yine tüm cephelerden saldırıya geçen 1.Ordu, Afyonkarahisar’ı geri almayı başardı ve karargâh buraya taşındı. 28 ve 29 Ağustos günleri neredeyse bütün Yunan tümenleri çevrildi, çekilme istikametleri ve ulaşım yolları kesildi. 30 Ağustos günü Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe'den idare ettiği savaşta düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarıldı, tamamen yok edildi veya esir edildi. Aynı günün akşamında Türk birlikleri Kütahya'yı geri aldı. Başkomutanlık Meydan Muharebesinin sonunda, İzmir’e kadar Türk ordusunun karşısında savaşacak Yunan birliği kalmamıştı.

Sonrasında hepimizin çok iyi bildiği o emir geldi: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” Yunan birliklerinin tekrar toplanmasına izin vermemek için başlayan takip harekatı ile sırasıyla Uşak, Balıkesir, Aydın, Manisa ve son olarak 9 Eylül günü İzmir işgalden kurtarıldı.
Büyük Taarruz hem askeri hem de siyasi açıdan Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli dönüm noktalarından biriydi. Türk ordularının Yunan işgaline karşı kazandığı zafer, Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini destekleyen temel taşlardan birini oluşturdu. Zaferin ardından 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması ile Doğu Trakya, silahlı çatışma olmadan Yunan askerinden temizlendi. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile de bağımsızlığımızı tüm dünya kabul etti.

Zorlu koşullar altında yıllarca süren, maddi ve manevi bütün kaynakların sonuna kadar kullanıldığı topyekûn bir mücadele olan Kurtuluş Savaşı, Büyük Taarruz zaferi ve ardından gelen siyasi başarılarla bağımsız Türkiye Cumhuriyetine giden yolu açtı ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.

Zafer Yürüyüşü: Mücadelenin ve Bağımsızlığın Sembolü

Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisi olan Büyük Taarruz sürecinde kilit rol oynayan mekânlar ve güzergâhlar, ulusal mirasımızın bir parçası olarak koruma altına alınmış durumda. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve komutanlarının 25 Ağustos 1922 gecesi Kocatepe’ye ulaşmak için gerçekleştirdikleri yürüyüş ise somut olmayan kültürel mirasımız olarak her yıl 25 Ağustos gecesi “Zafer Yürüyüşü” adı altında yeniden yaşatılıyor.

Zafer Yürüyüşü ülkemizin ilk kültürel rota miraslarından birisi olan Zafer Yolu’nda gerçekleştiriliyor. Şuhut Kasabası’ndan taarruzun başlatıldığı ve ilk akınların yönetildiği 1874 metre rakımlı Kocatepe'ye ulaşmak için izlenen güzergâh, T.C. Afyonkarahisar Valiliği’nin önderliğinde hayata geçirilen proje kapsamında 2005 yılında “Zafer Yolu” adıyla kültür rotası olarak tescillendi.

Zafer Yolu üzerindeki ilk yürüyüş yine aynı yıl, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin girişimiyle gerçekleştirildi. Her yıl tekrar edilen ve artık Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında gelenekselleşen bu özel etkinliğe yurdun dört bir yanından vatandaşlar, kurumlar, üniversiteler ve STK’lar katılıyor. Katılımcılar, Şuhut’ta başlayan etkinliler sonrasında Çakırözü Köyü’ne geçerek yürüyüşe başlıyor. Yaklaşık 14 kilometre uzunluğundaki Zafer Yürüyüşünün sonunda Kocatepe’de anma törenleri düzenleniyor.

Zafer Yürüyüşünün Sosyal ve Kültürel Önemi

Zafer Yürüyüşü, temsil ettiği değerler bakımından bütün kutlamalarımız içinde çok özel bir yere sahip. Bundan 101 yıl önce Büyük Taarruz’un bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm kahramanlarının gece karanlığında at üstünde, kağnıları çekerek ya da yürüyerek kararlılıkla kat ettikleri o yol bizi zafere ve bağımsızlığımıza ulaştırdı. Bugün aynı rota üzerinde yaptığımız Zafer Yürüyüşü de bizleri ortak değerlerimiz etrafında bir araya getirmeye, bu değerleri savunmanın ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu hatırlatmaya devam ediyor. Bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizin bir yansıması olarak genç nesillerin geçmişle bağlantı kurmalarını ve geleceğe daha emin adımlarla yürümelerini sağlıyor.

30-agustos-zafer-yuruyusu-etkinligi-turkiye-finans 

Türkiye Finans Zafer Yürüyüşü Etkinliği

Türkiye Finans ailesi olarak zaferi yaşatanlara teşekkürlerimizi sunmak için son üç yıldır çalışanlarımızla birlikte Zafer Yürüyüşüne katılıyoruz. Gururla gerçekleştirdiğimiz her yürüyüşün özel bir anlamı olmasını istiyoruz. 2021 yılında Türkiye'nin dört bir yanından Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimiz için bize gönderdiğiniz mektupları Afyon Şubemizde topladık ve Zafer Yürüyüşüne katılarak mektuplarınızı Kocatepe Anıtı’na teslim ettik. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen binlerce kişiyle birlikte yürümek, içtenlikle yazdığınız mektupları paylaşmak bizim için unutulmayacak bir deneyim oldu. Bu özel gün için hazırladığımız videoyu izleyerek o gün yaşadığımız coşkuya siz de tanık olabilirsiniz.

Büyük Taarruz’un 100. yılını kutladığımız 2022 yılında ise yürüyüşümüze @oralarnereler ailesi de minik bebekleriyle katıldı ve #ZaferYolundayım sloganıyla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşü adım adım görüntüledi.

Milli Mücadelenin kahramanları ve Cumhuriyetimizin kurucu kuşağı artık aramızda değil. Bizler, bağımsız bir ülkede doğmuş ve doğduğu topraklarda hiç savaş yaşamadan yetişmiş bir nesil olmanın gurunu yaşıyoruz. Ancak sahip olduğumuz haklara ulaşabilmemiz için alınan zorlu kararların, verilen mücadelenin, yapılan savaşların ne kadar değerli ve benzersiz olduğunu her zaman yüreğimizde hissediyoruz.

Yorgun, tükenmeye ramak kalmış ama kararlı bir orduyla, sisli bir 26 Ağustos sabahında top atışlarıyla başlayan; bir tepeden diğerine, bir kasabadan bir sonrakine adım adım ilerleyen Büyük Taarruz’un, Anadolu topraklarında özgürce yetişecek nesiller için yok olması mümkün olmayan bir yol döşediğine inanıyoruz. Hepimiz o yoldan yürüyerek ve başımız dik olarak yetiştik. Bize bu gururu ve zaferi yaşatanlara teşekkür etmeyi borç biliriz.


En Çok Okunan Bloglar