
Sukuk ve benzeri enstrümanları kullanmadaki başarımız, ülkemizde katılım bankacılığının gelişimine katkıda bulunurken, Bankamıza da ulusal ve uluslararası arenada itibar sağlıyor.
Değerli paydaşlarımız,
2015 global ekonomide çalkantılı bir yıl oldu.
Yükselen piyasa ekonomilerinde görülen zayıflık ve gelişmiş ülkelerin hala kırılgan olan toparlanma süreci, küresel ekonominin önündeki en önemli engeller olarak 2015 yılında da varlığını korumuştur.
Düşük enflasyona rağmen ABD ekonomisindeki süregelen toparlanma ve işgücü piyasası verilerindeki iyileşme istikrarlı olarak sürmüştür. Avrupa Merkez Bankası’nın yılın başında başlattığı ve Eylül 2016’ya kadar devam etmesi planlanan varlık alım programına rağmen büyümenin yavaş seyretmesi, programın süresinin uzatılması ve genişletilmesi beklentisini kuvvetlendirmiştir.
Fed’in faiz artırım kararına ve sterilizasyon sürecine endeksli bir ekonomik görünümde doların değerlenmesi kaçınılmaz olurken, gelişmekte olan piyasalardaki volatilite ve istikrarsız görünüm de bu ülkelerden önemli ölçüde sermaye çıkışına neden olmuştur.
Son iki yıldır sermaye hareketlerinin ana belirleyicisi olan Fed’in faiz artırma beklentisi, 16 Aralık 2015 tarihindeki toplantıda 25 baz puanlık faiz artırımı ile son bulmuş ve yeni bir dönemece girilmiştir. Fed Başkanı Yellen sonraki faiz artışlarının kademeli olacağını belirtirken, para politikasının faiz artışından sonra hala genişlemeci olduğunu da vurgulamıştır.
Petrol fiyatlarındaki gerileme enerji ithalatçısı konumundaki gelişmekte olan ekonomilerin cari hesaplarına olumlu yansırken, petrol ihracatçısı ülkelerin ekonomilerini darboğaza sürüklemektedir. Diğer emtia fiyatlarındaki düşüş, Çin’deki dönüşüm nedeniyle talebin azalması sonucunda devam etmiş, deflasyonist etkileri de artırmıştır.
Küresel piyasalardaki dalgalanmalara ek olarak yurt içinde iki seçim süreci ve siyasi belirsizlikler ile sınır komşuları ile yaşanan sıkıntıların yarattığı tedirginlikler, Türkiye’nin ekonomik büyümesi üzerindeki risk unsurlarını artırmıştır. 2015 yılı 9 aylık büyüme oranı %3,4 olarak gerçekleşmiştir. Ancak, büyüme modelinin tüketim ağırlıklı yapısının üretim lehine dönüştürülmesi sürdürülebilir büyüme açısından önem taşımaktadır.
Cari açık, yükselen kurların, düşen petrol fiyatlarının ithalatta yarattığı gerilemenin ve düşük büyümenin etkisiyle daralmıştır.
Gücümüze güç katarak yola devam ediyoruz.
Türkiye Finans zorlu bir yıldan başarılı sonuçlarla çıkmış, istikrarlı gelişim rotasından şaşmayarak yoluna devam etmiştir. Güçlü öngörülerimizle makroekonomik şartların yönüne göre oluşturduğumuz doğru stratejilerimizle ve kriz ortamlarından edindiğimiz refleksle 2015 yılında da sağlam duruşumuzu koruduk.
Biz de Türkiye Finans olarak “Türkiye’nin finansı” iddiamıza yakışır şekilde müşterilerimizi yenilikçi ürünlerle buluşturmaya, teknolojinin getirdiği tüm imkânları finansal hizmetlerin verimini artırma yönünde kullanmaya ve müşterilerimizle büyümeye devam ediyoruz. Bununla birlikte ve her şeyden önce katılım bankacılığı değer ve ilkelerine derinden bağlılığımızı sürdürüyoruz.
Sukuk ve benzeri enstrümanları kullanmadaki başarımız, ülkemizde katılım bankacılığının gelişimine katkıda bulunurken, Bankamıza da ulusal ve uluslararası arenada itibar sağlıyor.
Hissedarlarımız, uzun vadeli bir perspektifte değerlendirdiği Türkiye pazarına olan güçlü inancını korumakta ve bize gerekli olan her türlü desteği sunmaktadır. Kısa vadede dalgalanmalar yaşansa da Türkiye ekonomisinin ve sektörümüzün orta ve uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek unsurları barındırdığını öngörüyoruz.
Başarılarımızın temelinde, Türkiye Finans ekibinin tükenmeyen fedakârlıkları, hissedarlarımızın desteği ve müşterilerimizin güvenleri yer alıyor. Hep birlikte daha güzel bir geleceği inşa edeceğimize inanıyor, hepsine ayrı ayrı en içten şükran ve takdirlerimi sunuyorum.
Saygılarımla
Saeed Mohammed A. ALGHAMDI
Yönetim Kurulu Başkanı