Navigasyonu görüntüle İçeriği görüntüle

Avrupa Yeşil Mutabakatı: Sürdürülebilir Ekonomiler İçin Yol Haritası

Küresel iklim değişikliği kaynaklı afetler, her geçen yıl dünyamızı daha çok etkiliyor. Sıcak ve soğuk hava dalgaları, aşırı yağışlar ve seller, kuraklık ve su kıtlığı, buzulların erimesi nedeniyle yükselen deniz seviyeleri dünyanın her köşesinde ekosistemleri, ekonomileri, toplumları ve bireyleri zorluklarla mücadele etmek zorunda bırakıyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü, iklim değişikliği kaynaklı afetlerin sıklığı, şiddeti ve etkilerinin giderek arttığına dikkat çekiyor ve son elli yılda yaşanan afetlerin beş kat artığını ifade ediyor.

Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi aylık raporunda 2023 yılı Kasım ayının kayıt altına alınmış bilinen en sıcak Kasım ayı olduğunu, 2023 yılının da bilinen en sıcak yıl olacağını açıkladı. Rapora göre 2023'ün iki günü, kritik eşiğin üzerine çıkarak sanayi öncesi döneme kıyasla iki derece daha sıcak oldu. Oysa yaşanabilir iklimi koruyabilmemiz ve kötü etkilerinden kaçınabilmemiz için ortalama küresel sıcaklığı, sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 °C’den fazla olmayacak şekilde sınırlamamız gerekiyor.

Küresel iklim değişikliği ile mücadelenin bireyleri, kurumları ve devletleri içeren farklı katmanlarda yürütülmesi büyük önem taşıyor. Karbon emisyonlarının azaltılması, toplumların iklim etkilerine karşı daha dayanıklı hale getirilmesi ve bütün bunları başarabilmek için gereken yasal ve finansal mekanizmaların devreye alınması mücadelenin ana unsurlarını oluşturuyor.

Tablo endişe verici olsa da küresel iklim değişikliği ile ilgili en çok bilgiye sahip olduğumuz dönemdeyiz ve çözüm için atmamız gereken adımları biliyoruz. Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar iklim nötr olmasını ve ekosistemlere zarar vermeden sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi hedefleyen Avrupa Yeşil Mutabakatı da bu yolda atılan önemli ve somut adımlardan birisi.

Bu yazımızda, ülkemizi de yakından ilgilendiren Avrupa Yeşil Mutabakatı hakkında bilinmesi gerekenleri bir araya getirdik. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın stratejilerini, hedeflerini ve Türkiye’nin Avrupa ile ticari ilişkilerini nasıl etkileyeceğini öğrenmek istiyorsanız okumaya devam edin.

Avrupa Yeşil Mutabakatı (The European Green Deal) Nedir?

11 Aralık 2019’da imzalanan Avrupa Yeşil Mutabakatı (The European Green Deal), Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği ve çevresel bozulma ile mücadele etmek amacıyla ortaya koyduğu kapsamlı bir politika ve eylem planıdır. Mutabakat; 2050 yılına kadar Avrupa’yı iklim açısından nötr ilk kıta haline getirmeyi, ekonomiyi canlandırmayı, insanların sağlığını ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi, doğayı önemsemeyi ve etnik köken, ekonomik statü, cinsiyet ve yaş ayrımı olmadan iklim krizinden etkilenen herkes için iklim krizinin etkilerini azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca ilgili tüm politika alanlarının iklimle ilgili nihai hedefe katkıda bulunduğu, bütünsel ve sektörler arası bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın altını çiziyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ekonomik büyüme, yeni iş modelleri, yeni pazarlar ve teknolojik gelişme gibi önemli fırsatları da beraberinde getirmesi bekleniyor.

Temel Kavramlar: İklim Nötr, Karbon Nötr ve Net Sıfır Nedir?

Avrupa Yeşil Mutabakatının hedeflerini daha iyi kavrayabilmek ve sürdürülebilir bir gelecekle ilgili doğru adımları atabilmek için sıkça duyduğumuz karbon nötr, net sıfır ve iklim nötr kavramlarını ve aralarındaki farkları öğrenmemiz gerekiyor.

Karbon nötr, atmosfere salınan karbondioksit (CO2) miktarının, başka yollarla atmosferden uzaklaştırılan CO2 miktarına eşit olmasıdır. Örneğin, bir şirket karbon emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir enerji kullanabilir veya karbon kredisi satın alabilir. Böylece karbon nötr olabilir.

Net sıfır, karbondioksit de dahil olmak üzere tüm sera gazı emisyonlarının dengelenmesini içerir. Yani atmosfere salınan sera gazı miktarının, atmosferden uzaklaştırılan sera gazı miktarına eşit olmasıdır. Örneğin bir ülke net sıfır hedefi belirleyip, bilime dayalı olarak sera gazı emisyonlarını azaltabilir ve kalan emisyonlar için karşılık ödeyebilir.

İklim nötr ise karbon nötr ve net sıfırın birleşimi olarak tanımlanabilir. İklim nötr olmak için hem karbon nötr hem de net sıfır olmak gerekir.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Kapsamındaki Girişimler Nelerdir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı belirlenen hedeflere ulaşmak için enerji, ulaşım, sanayi, tarım ve sürdürülebilir finans konularını kapsayan ve hepsi birbiriyle güçlü bir şekilde bağlantılı olan farklı girişimler içeriyor. Şimdi bu girişimlere göz atalım:

55’e Uyum (Fit for 55)

55’e Uyum ya da orijinal adıyla Fit for 55, adını AB'nin net sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar en az %55 azaltma hedefinden alıyor.

Enerji, ulaşım, sanayi ve tarım sektörlerini kapsayan geniş kapsamlı bir yaklaşım sunan 55’e Uyum girişimi, Avrupa Birliği'nin sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar %55 oranında azaltma hedefine ulaşmak için hazırladığı bir dizi yasa ve düzenlemeyi içeriyor.

2005 yılından beri Avrupa’da kullanılan ve karbon emisyonlarına bir fiyat biçilmesini sağlayan emisyon ticaret sisteminin uygulama alanının genişletilmesi, binalar ve karayolu taşımacılığı için emisyon ticaret sistemlerinin oluşturulması, havacılık emisyonları, enerji verimliliği, sınırda karbon düzenlemesi gibi bir çok önemli başlık bu girişim içinde yer alıyor.

Avrupa İklim Yasası

2021’de onaylanan ve yürürlüğe giren Avrupa İklim Yasası, 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşma yönündeki siyasi hedefi, Avrupa Birliği için yasal bir yükümlülüğe dönüştürüyor.

Avrupa Birliği üyesi ülkeler bu yasayı kabul ederek net sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla en az yüzde 55 oranında azaltmayı taahhüt ettiler.

İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi

İklim değişikliğine uyum stratejisi, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerine tamamen uyum sağlayan, iklime dirençli bir toplum haline gelmesine yönelik uzun vadeli bir vizyon içeriyor.

2023 İçin Avrupa Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi

Strateji, 2030 yılına kadar Avrupa'nın biyolojik çeşitliliğinin iyileştirilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor. Avrupa'da korunan kara ve deniz alanlarının genişletilmesi, pestisitlerin kullanımını ve zararlılığını azaltarak bozulmuş ekosistemleri onarmak, eylemlerin finansmanının artırılması ve ilerlemenin daha iyi izlenmesi, biyolojik çeşitlilik hedeflerinin tarım, balıkçılık ve ormancılık gibi sektörlere entegrasyonu stratejinin ana hedeflerini oluşturuyor.

Çiftlikten Sofraya Stratejisi

Çiftlikten sofraya stratejisi, mevcut AB gıda sistemini sürdürülebilir bir modele doğru kaydırarak AB'nin 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmasına yardımcı olmayı amaçlıyor.
Stratejinin ana hedefleri arasında gezegenin sınırları dahilinde yeterli, uygun fiyatlı ve besleyici gıdanın sağlanması; sürdürülebilir gıda üretimini desteklemek; sürdürülebilir gıda tüketimini ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek yer alıyor.

Avrupa Endüstriyel Stratejisi

Strateji, AB endüstrisinin rekabet gücünü artırmayı, istihdam yaratan, daha sürdürülebilir, dayanıklı ve dijitalleştirilmiş bir ekonomiyi teşvik etmeyi amaçlıyor. Avrupa endüstrisinin yeşil ve dijital dönüşüme liderlik etmesini ve iklim nötrlüğü ve dijitalleşmeye geçişte küresel itici güç olmasını sağlamaya çalışıyor.

Döngüsel Ekonomi Eylem Planı

AB'nin 2050'de net sıfır hedefine ulaşmasının anahtarlarından birisi de ekonomik büyümeyi kaynak kullanımından ayırma ve üretim ile tüketimde döngüsel sistemlere geçiş olarak görülüyor.

Elektronik, bilgi teknolojileri, piller, ambalaj, plastik, tekstil, inşaat ve gıda gibi sektörleri hedefleyen eylem planı; sürdürülebilir ürün tasarımı, üretim süreçlerinde döngüsellik, tüketicilerin ve kamu alıcılarının güçlendirilmesini de içeren 30'un üzerinde eyleme odaklanıyor.

Bir örnek vermemiz gerekirse; pillere olan talebin 2030 yılına kadar on kattan fazla artması bekleniyor. Avrupa Birliği tasarımdan atık arıtımına kadar pillerin yaşam döngüsünün tüm aşamalarını hedefleyerek sektör için döngüsel bir ekonomi yaratmak amacıyla pillere ilişkin bir düzenlemeyi kabul etti. Bu girişim, özellikle elektrikli araçların giderek artan pazar payı göz önüne alındığında büyük önem taşıyor.

Adil Geçiş Mekanizması

Fosil yakıtlara daha bağımlı olan ve istihdamı karbon yoğun endüstrilerde yoğunlaşmış bazı Avrupa Birliği ülkelerinin, 2050 yılına kadar karbon nötr hedefine ulaşmaları zor görünüyor. Adil Geçiş Mekanizması, düşük karbon ekonomisine geçişten en çok etkilenen bölgelerin sosyal ve ekonomik maliyetlerini hafifletmek amacıyla mali ve teknik destek sağlamayı hedefliyor.

Mekanizma; daha yeşil bir geleceğe dönüşüm için düşük karbon teknolojisine geçişi cazip bir yatırım haline getirmek; Ar-Ge çalışmalarına destek sağlamak; yeni yeşil işlere, sürdürülebilir toplu taşımaya, dijital bağlantıya ve temiz enerji altyapısına yatırım yapmak gibi pek çok konuya odaklanıyor.

Temiz, Uygun Fiyatlı ve Güvenli Enerji

Avrupa Birliği sera gazı emisyonlarının yüzde 75'i enerji kullanımı ve üretiminden kaynaklanıyor. 2050 hedeflerine ulaşmak için enerji sektörünün karbondan arındırılması gerekiyor. Avrupa Birliği bu hedeflere ulaşmak için çeşitli düzeylerde çalışmalar yürütüyor.

Yenilenebilir açık deniz enerjisi ve hidrojen gibi daha temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesini ve alımını desteklemek; AB genelinde enerji sistemlerinin entegrasyonunu teşvik etmek; enerji koridorları aracılığıyla birbirine bağlı enerji altyapısının geliştirilmesi ve enerji mevzuatlarının hedefler doğrultusunda revize edilmesi bu çalışmalardan sadece birkaçı.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Neden Bu Kadar Önemli?

Avrupa Yeşil Mutabakatı dayanıklı ve müreffeh bir toplum inşa etmek için çevresel, ekonomik ve sosyal hususları bir araya getiren bütünsel bir eylem planı olması nedeniyle büyük önem taşıyor.

Mutabakatın iklim açısından nötr bir kıta olmak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek, biyolojik çeşitliliği korumak, ekosistemlerin korunmasını ve onarılmasını sağlamak, sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerini destekleyen döngüsel ekonomiye geçmek, çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak gibi pek çok hedefi var. Bu hedeflerin sadece AB için değil, Avrupa ile ticaret yapan ülkeler için de dönüştürücü bir etki yaratması bekleniyor. Çünkü AB ile ticaret yapan ülkelerin karbon emisyonlarını azalmak için çeşitli vergi ve düzenlemelere uyum sağlamaları gerekiyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki inisiyatifler girişimcilere ve şirketlere; yeşil enerji üretimi, enerji verimliliği, çevre dostu üretim süreçleri, yenilikçi çevre teknolojileri gibi alanlarda yeni pazarlar ve sürdürülebilirlik odaklı iş fırsatları sunuyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Kapsamında Finans Sektörünün Önemi

Daha yeşil bir geleceğe dönüşüm, finans sektörünün de katkısını gerektiriyor. Bu konudaki en önemli adımlardan birisi 2021 yılında Glasgow’da düzenlenen COP26 zirvesinde atıldı ve finansal sistemin tüm sektörlerindeki çabaları koordine ederek net iklim değişikliğine geçişi hızlandırmak amacıyla Glasgow Net Sıfır Mali İttifakı (GFANZ) kuruldu. GFANZ bünyesinde; aralarında bankalar, sigorta şirketleri, varlık yönetim şirketleri ve danışmanlık şirketlerinin de bulunduğu yaklaşık 450 finansal kuruluş bulunuyor.

GFANZ’ın alt gruplarından olan Net Sıfır Bankalar İttifakı (NZBA) üyesi bankalar portföylerini 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefleri ile uyumlu hale getirmeyi, belirlenecek ara hedeflere uygun aksiyon planı oluşturmayı, karbon yoğun sektörler için sektör düzeyinde hedefler belirlemeyi, alınan aksiyonları ve hazırlanan raporları halka açık şeffaf bir şekilde paylaşmayı, müşterilerinin net sıfır geçiş süreçlerine destek olmayı taahhüt ettiler.

Bu taahhütlere uyum sağlamak için alınan önlemler arasında çevre dostu firmalara düşük faizli krediler sunma, yenilenebilir enerji kaynaklarına kredi sağlama veya kömür ve termik santral projelerini finanse etmeme gibi politikalar yer alıyor. Ayrıca, sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren ve çevreye duyarlı olan şirketlere yatırım yapmak amacıyla sürdürülebilir yatırım fonları oluşturularak bu şirketlerin faaliyetlerine finansman sağlanıyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Kimleri Kapsıyor?

Mutabakat kapsamında Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin tamamı, AB’yi 2050 yılına kadar iklim açısından nötr ilk kıtaya dönüştürmeyi taahhüt ettiler ve karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla en az yüzde 55 oranında azaltma sözü verdiler.

Ancak böylesi büyük bir problemi Avrupa Birliği’nin tek başına çözmesini beklemek doğru bir yaklaşım değil. Üstelik yapılan düzenlemelere bütün bileşenlerin dahil edilmesi, alınan kararların ve uygulamaların etki alanının daha da genişlemesine yardımcı oluyor. Bu nedenle Avrupa Birliği’nin iş birliği içinde olduğu bütün ülkelerden de bu kurallara uyması bekleniyor. Bu açıdan baktığımızda Yeşil Mutabakat sadece AB dahilindeki ülkeleri değil, Türkiye gibi AB ile ticari ilişkileri kuvvetli olan ülkeleri de kapsıyor ve dönüştürücü bir çerçeve oluşturuyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?

Yeşil Mutabakat, dış ticarette Avrupa’nın en büyük ortaklarından birisi olan Türkiye için büyük önem taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2022 yılında Avrupa’ya yaptığımız ihracatın bedeli 103,1 milyar dolar oldu. Bu da tüm toplam ihracatımızın yüzde 40,6’sını oluşturuyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB'nin sürdürülebilirlik hedeflerine uyumlu olmayan ürünlere yönelik kısıtlamalar getiriyor. Bu nedenle sahip olduğumuz bu pazarı korumak ve geliştirmek için Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın gerekliliklerine ve sürdürülebilirlik politikalarına uyum sağlamamız gerekiyor.

Mutabakatın Türkiye’yi etkileyecek en önemli unsurlarından birisi Sınırda Karbon Düzenlemesi olarak görünüyor. Yüksek karbon ayak izine sahip ürünlerin Avrupa Birliği’ne girişine ek vergiler getiren Sınırda Karbon Düzenlemesi, karbon emisyonlarını minimum seviyeye indirmeyi ve üretimi karbondan arındırmayı hedefliyor.

Sınırda Karbon Düzenlemesi ilk etapta, yüksek karbon emisyonu taşıyan demir-çelik, alüminyum, çimento, elektrik ve gübreler için geçerli olacak ve ürünlerin üretim süreci sırasında yayılan sera gazlarının doğrudan emisyonlarına uygulanacak. Türkiye’nin AB ticaretinde rekabet gücünü kaybetmemesi için gerekli adımları atması; yeşil dönüşümü destekleyecek politikalar geliştirmesi; enerji üretiminde, sanayide ve ulaşımda sürdürülebilir teknolojilere geçişini hızlandırması büyük önem taşıyor.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye Finans Katılım Bankası AŞ herhangi bir surette sorumlu değildir.


En Çok Okunan Bloglar