Muhtemelen en sık duyduğumuz ekonomik terimlerden birisi  olan "enflasyon", hem bireylerin hem de ülkelerin ekonomik durumunu  etkileyen önemli bir kavramdır. Enflasyonun özünde yatan kavram, genel olarak  mal ve hizmetlerin fiyatlarının sürekli ve istikrarlı bir şekilde artış  göstermesidir. Bu artışın seviyesi ve hızı, ekonomik koşullara ve politikalara  bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Enflasyon, tüketicilerin cebinden daha  fazla para çıkmasına neden olurken yaşam standardımızı, yatırım kararlarımızı ve  tasarruf alışkanlıklarımızı etkiler. 
Bu yazımızda enflasyonun ne olduğunu, nasıl ölçüldüğünü,  enflasyon türlerini ve enflasyon maliyetlerini yakından inceleyeceğiz. 
Enflasyonun Tanımı Nedir?
Enflasyon, bir ekonominin genel mal ve hizmet fiyatlarının sürekli  ve istikrarlı bir şekilde artış gösterdiği ekonomik olgudur. Bu artış,  genellikle belirli bir dönemdeki fiyat seviyelerinin önceki döneme göre  yükselmesi olarak ifade edilir. Sık sık birbiri yerine kullanılsa da  “enflasyon”, “fiyat artışı” ve “hayat pahalılığı” birbirinden oldukça farklı  olgulardır. Enflasyon, genel olarak tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarının artış  gösterdiği bir durumu ifade ederken, fiyat artışı belirli bir mal veya hizmetin  fiyatının yükselmesini anlatır. Hayat pahalılığı ise elde edilen gelirin fiyat  artışının gerisinde kalması halidir.
Enflasyonun Kaynağı Nedir?
Enflasyonun kaynağı oldukça karmaşık ve çok yönlü bir konudur.  Birçok faktör enflasyonun ortaya çıkmasına neden olabilir, farklı enflasyon  türleri birbiri ile etkileşebilir. Enflasyonun temel nedeninin para arzındaki  artış olduğu kabul edilir. Bunun yanı sıra mal ve hizmetlerin maliyetlerinin  artması, para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesi,  yetersiz üretim kapasitesi, para politikaları, fiyat artışı beklentisi ya da  doğal afetler ve savaşlar gibi nedenlerle yaşanan üretim kesintileri  enflasyonun artmasında etkili olan faktörler arasında sayılabilir. 
Enflasyon Türleri Nelerdir?
Enflasyon türleri, enflasyonun kaynağına göre Talep Enflasyonu,  Arz Enflasyonu ve Yerleşik Enflasyon olmak üzere üçe ayrılır. Çekirdek  enflasyon ise fiyat değişikliklerinin altında yatan sebepleri ve faktörleri  açığa çıkarmayı hedefleyen önemli bir göstergedir.
Talep Enflasyonu Nedir?
Talep enflasyonu, para arzının artmasının tüketimi artırması  sonucu ortaya çıkan enflasyon türüdür. Yani ekonomide üretilen ve ithal edilen  mal ve hizmetlere olan talebin, üretim ve ithalat hacminden fazla olması  nedeniyle fiyatlar yükselir. 
Talep enflasyonu genellikle ekonomik büyüme dönemlerinde ortaya  çıkar. Ekonominin canlandığı ve gelir seviyelerinin yükseldiği dönemlerde  tüketici harcamaları artabilir. Ancak tüketim talebi artarken üretimin aynı  hızda artması zordur. Artan talebi karşılamak için yatırım yapılması, yeni işçi  alınması, mesai yapılması gerekebilir. Bu da üretim maliyetlerini ve fiyatları  etkiler. Uzun vadede, sürekli yüksek talep enflasyonu sürdürülemez ve  enflasyonun kontrolsüz bir şekilde artmasına yol açabilir. Bu nedenle, ekonomi  yönetimi talep enflasyonunu kontrol altında tutmak için çeşitli para politikası  araçlarını kullanır. 
Arz Enflasyonu Nedir?
Arz enflasyonu ya da diğer adıyla maliyet enflasyonu; üretimde  kullanılan her türlü maddenin ve iş gücü maliyetlerinin artması sonucunda  fiyatların artışa geçmesidir. Arz enflasyonu, talep tarafındaki faktörlerden  ziyade üretim tarafındaki faktörlerle ilişkilidir. İşçi ücretlerindeki sürekli  artışlar, firmaların vergi yüklerinin artması, hammadde fiyatlarındaki  yükseliş, kur yükselişi nedeniyle ithal edilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının  artması maliyet enflasyonuna yol açan etkenler arasındadır. 
Yerleşik Enflasyon Nedir?
Yerleşik enflasyon ya da enflasyon beklentisi; tüketicilerin,  işletmelerin ve piyasa katılımcılarının gelecekteki enflasyonun ne olacağına  dair oluşturdukları tahminlerin enflasyon üzerinde oluşturduğu etkidir.  Beklentinin enflasyonun artacağı yönünde olması; ücret-fiyat sarmalı adı  verilen bir döngüye neden olur. Çalışanlar beklenen enflasyon artışının  ücretlerine yansımasını talep eder ve bu durum işveren maliyetlerine yansır. Bu  döngü enflasyonun kendi kendini besleyerek yükselmesine neden olur. 
Çekirdek Enflasyon Nedir?
Çekirdek enflasyon, ekonomideki kısa vadeli dalgalanmaların  etkisini minimize ederek temel fiyat eğilimini yansıtan ve genel olarak daha  istikrarlı bir enflasyon ölçüsü sağlamayı amaçlayan bir enflasyon ölçüsüdür. Çekirdek  enflasyon, genellikle geçici etkilere daha az duyarlıdır ve ekonominin temel  fiyat hareketlerini daha iyi yansıtmaya çalışır.
Bu enflasyon ölçüsü, tüketici fiyatları endeksi gibi temel  enflasyon göstergelerinden elde edilirken, belirli volatil fiyat bileşenleri  dikkate alınmadan hesaplanır. Bu volatil bileşenler genellikle enerji ve gıda  gibi fiyatları dalgalanan mal ve hizmetlerdir.
Çekirdek enflasyon, merkez bankaları ve ekonomi analistleri için  ekonomik kararlar alırken daha istikrarlı bir enflasyon görüntüsü sunar. Çünkü  enerji ve gıda fiyatları gibi dalgalı bileşenlerden arındırıldığı için daha  uzun vadeli ekonomik eğilimleri yansıtır. Bu, ekonomik politika yapıcılarının  enflasyonu daha iyi anlamalarına ve uygun politika kararları alabilmelerine  yardımcı olur.
Enflasyonun Maliyeti Nedir?
"Enflasyonun maliyeti", ekonomideki yükselen fiyatlar  ve genel olarak artan enflasyonun yatırım ve karar alma süreçlerinde, kredi  piyasalarında, toplumsal bağlamda, iş gücü piyasasında ve dış piyasalarda yarattığı  olumsuz etkileri ifade eder. Bu olumsuz etkiler ekonomik istikrarı bozabilir,  gelir dağılımını etkileyebilir ve tasarruf alışkanlıklarını değiştirebilir. 
Karar Alma Sürecinde Enflasyonun Maliyeti Nedir?
Yüksek enflasyon ortamında mal ve hizmetlerin fiyatları sürekli  ve orantısız artar. Bu durum fiyat-değer algısının bozulmasına neden olur,  neyin uygun fiyatlı neyin pahalı olduğuna karar vermek güçleşir. Bu belirsizlik  ortamı, sağlıklı karar vermek için ihtiyacımız olan yeterli bilgiyi sağlamaz ve  geleceğe ilişkin endişelerimizi artırarak uzun vadeli kararlar vermemizin önüne  geçer. Yeni bir iş kurmak, var olan işimizi büyütmek, üretim yapmak ya da  istihdamı artırmak gibi eylemler ertelenir. Bu durum kalkınmayı ve refahı  olumsuz etkiler. 
Yatırım Sürecinde Enflasyonun Maliyeti Nedir?
Yüksek enflasyonun neden olduğu belirsizlik ortamı  yatırımcıların kendilerini riskten korumak için fazladan getiri talep  etmelerine ve reel faizlerin yükselmesine yol açar. Bu durum borçlanma  maliyetlerini artırır ve kredi taleplerinin kısıtlanmasına neden olur. Fabrika  kurmak ya da makine parkını geliştirmek isteyen firmalar, yüksek kredi  maliyetleri nedeniyle işlerini büyütecek uzun vadeli yatırım kararlarından  vazgeçebilir. Yatırımlar enflasyondan daha fazla getiri sağlayacağı düşünülen  ve üretime dayanmayan döviz, altın, gayrimenkul gibi alanlara yönelir. 
Kredi Piyasasında Enflasyonun Maliyeti
Enflasyonun yüksek olması finans piyasalarının gelecekle ilgili  öngörü yapmalarını zorlaştırır, enflasyon beklentileri de artınca faiz oranları  yükselir. Bu durum bireysel ve ticari kredilere ulaşımı olumsuz etkiler. Artan  faiz yükü nedeniyle vadesinde ödenmeyen alacaklar finans kurumlarının  kaynaklarının akışkanlığını azaltır ve kaynak maliyetinin artmasına neden olur. 
İşgücü Piyasasında Enflasyonun Maliyeti
Yüksek enflasyon iş gücü piyasasını istikrarsızlaştırabilir.  İşverenler işçi ücretlerindeki artışları karşılamakta zorlanabilir ve işçi  sayısını azaltmak veya yeni işçi alımını ertelemek gibi adımlar atabilirler. Bu  da işsizlik oranlarının artmasına neden olur. İşçilerin satın alma gücünün  düşmesi, işçi mobilitelerini etkileyebilir. İşçiler, daha yüksek maaşlar sunan  sektörlere geçme ya da yaşam maliyetinin daha düşük olduğu bölgelere taşınma  eğiliminde olabilirler. Belirsiz ekonomik koşullarda iş arayanlar, özellikle de  vasıfsız işçiler iş bulmakta zorlanabilir.
Toplumsal Alanda Enflasyonun Maliyeti
Toplumsal alanda enflasyonun maliyeti, ekonominin yanı sıra  insanların yaşam kalitesini ve toplumsal düzeni etkileyen faktörleri içerir. Bu  nedenle, ekonomi politikalarının toplumsal etkileri de dikkate alınarak  şekillendirilmesi önemlidir. İşsizlik ve iş güvencesi endişesi, özellikle düşük  gelir gruplarında satın alma gücünün azalması nedeniyle artan yoksulluk, güven  ve adalet duygularının sarsılması, genç nüfusun gelecekleri ile ilgili duyduğu  kaygının artması, gelir dağılımındaki eşitsizlik enflasyonun toplumsal düzlemde  meydana getirdiği etkiler arasında sayılabilir. 
Dış Piyasalarda Enflasyonun Maliyeti
Dış piyasalarda enflasyonun maliyeti, bir ülkenin yüksek  enflasyon oranlarının uluslararası ticaret, yatırım ve döviz kuru gibi  alanlarda yarattığı olumsuz etkileri ifade eder. Yüksek enflasyon, uluslararası  ekonomik ilişkilerde bazı riskler ve zorluklar yaratabilir. İthalat ve ihracat  maliyetlerinin artması diğer ülkelerle rekabet etme gücünü azaltır. Belirsizlik  durumu, yabancı sermayenin yatırım isteğini azaltır, büyümeyi ve istihdamı  destekleyen uzun vadeli yatırımlar ülkeye gelmez.
Para Politikası Ne Demektir?
Para politikası, merkez bankalarının ya da para otoritesi olarak  adlandırılan kuruluşların ekonomik büyüme, enflasyon, istihdam, fiyat istikrarı  gibi hedefleri gerçekleştirmek için aldığı kararları ve uygulamaları ifade  eder. Ülkemizde Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak  olduğu, bu amaca ulaşmak için  kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız olarak belirleyeceği ve  uygulayacağı TCMB Kanunu ile hükme bağlanmıştır.
Para Politikasının Enflasyona Etkileri Nasıldır?
Enflasyonun kontrol altına alınması uygulanan para politikaları  ile doğrudan ilgilidir. Bu nedenle Merkez Bankası geleneksel ve yenilikçi para  politikası araçlarını kullanarak piyasanın enflasyon beklentisini yönetir. Faiz  politikası Merkez Bankalarının kullandığı para politikası araçlarından  birisidir. Merkez Bankası tarafından alınan faiz kararlarından piyasa faizleri  ve ekonomi önemli ölçüde etkilenir. Bu etki toplam talebi, ekonomik  aktiviteleri ve enflasyonu etkiler. 
Merkez Bankası tarafından yayımlanan enflasyon tahminleri de  enflasyon beklentilerini yönlendirmek açısından önemli bir araçtır. Bu  tahminler ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında yayımlanan Enflasyon Raporu ile  açıklanır.
Farklı Enflasyon Senaryolarında Ne Olur?
Farklı enflasyon senaryoları, ekonomik koşulların ve faktörlerin  değişmesi durumunda ortaya çıkabilecek çeşitli enflasyon seviyelerini tanımlar.  Şimdi farklı enflasyon senaryolarına ve etkilerine kısaca göz atalım:
- 
      Yüksek  Enflasyon (Hiperenflasyon): Bu senaryoda, enflasyon oranları çok yüksektir.  Fiyatlar hızla artar ve para biriminin değeri düşer. Bu tür bir enflasyon,  ekonomik istikrarsızlığa, sosyal huzursuzluğa ve ekonomik durgunluğa yol  açabilir.
 - 
      Orta  Seviye Enflasyon: Bu senaryoda, enflasyon oranları orta düzeydedir.  Fiyatlar yavaşça artar ve ekonomi genellikle istikrarlıdır. Merkez bankaları  genellikle bu seviyede bir enflasyonu hedefler ve ekonomik büyüme ile enflasyon  arasında dengeyi sağlamaya çalışır.
 - 
      Düşük  Enflasyon (Dezenflasyon): Bu senaryoda, enflasyon oranları düşüktür, ancak  negatif değildir. Fiyat artışları sınırlı, ekonomik aktivite istikrarlıdır.  Merkez bankaları, düşük enflasyonun deflasyona dönüşmesini önlemek için çaba  sarf edebilirler.
 - 
      Deflasyon: Bu senaryoda genel fiyat seviyeleri düşer. Deflasyon dönemlerinde insanlar  gelecekte daha düşük fiyatlar beklediği için harcamaları erteleyebilir ve bu da  talebi düşürebilir. Deflasyon, ekonomik durgunluğa neden olabilir ve işsizlik  artabilir.
 - 
      Stagflasyon: Bu senaryoda, yüksek enflasyon ve yavaş ekonomik büyüme veya durgunluk bir  arada görülür. Stagflasyon dönemleri, politika yapıcılar için karmaşık  zorluklar yaratabilir çünkü geleneksel para politikaları ekonomik sorunları  çözme konusunda etkisiz kalabilir.
 
Enflasyon Sıfır Olursa Ne Olur?
Sıfır enflasyon, genel fiyat seviyelerinde hiçbir artış veya  düşüş olmadığı anlamına gelir. Bu durum ideal gibi görünse de ekonomik anlamda  olumsuz pek çok etkiye yol açabilir. Sıfır enflasyon ortamında fiyatlar sabit  kalır ve tüketicilerin satın alma gücü etkilenmez. Bir malı bugün almakla bir  sonraki yıl almak arasında fark yoktur. Fiyat artışı beklenmediği için tasarruf  etme ve harcama yapma alışkanlıkları değişebilir. Oysa enflasyonun hafifçe  pozitif olması, işletmeleri ve tüketicileri harcamaya yönlendiren bir unsurdur.
Sıfır enflasyon, fiyat seviyelerinde düşüş anlamına gelen  deflasyon tehlikesini beraberinde getirebilir ve ekonomik sorunlara neden  olabilir. Tüketiciler yüksek enflasyon durumunda yaşananın aksine, fiyatların  daha da düşeceği beklentisiyle harcamalarını erteleyebilir, işletmeler talep  düşüşü nedeniyle üretimi kısabilir. Bu durum ekonomik durgunluğa yol açabilir.
Enflasyon Nasıl Hesaplanır?
Türkiye'de enflasyon, Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve  Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) kullanılarak hesaplanır. TÜFE, tüketici  sepetinde yer alan mal ve hizmetlerin fiyat değişimlerini ölçerken, ÜFE ise  üretim aşamasındaki mal ve hizmetlerin fiyat değişimlerini izler. Türkiye  İstatistik Kurumu (TÜİK), enflasyon oranlarını aylık olarak açıklar. 
TÜFE, belirli bir dönemdeki tüketici sepeti içinde yer alan  temel mal ve hizmetlerin fiyatlarını ölçer. TÜFE belirlenirken aşağıdaki  adımlar izlenir: 
- Tüketici sepeti tipik bir tüketici ailesinin  harcamalarını temsil eden ürün ve hizmetlerden oluşur. Sepette yer alan ürün ve  hizmetler temel gıda maddeleri, giyim, konut kirası, eğitim, sağlık hizmetleri  gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. 
 - Sepette bulunan her ürün için ağırlıklandırma  faktörleri belirlenir. Bu faktörler tüketici harcamalarına göre ürünlerin  önemini yansıtır. 
 - Belirlenen ürünlerin fiyatları, aylık olarak  çeşitli mağaza ve bölgelerden toplanır ve periyodik olarak güncellenen  ağırlıklandırma faktörleriyle birleştirilir. 
 - Elde edilen fiyat verileri ve ağırlıklandırma  faktörleri kullanılarak TÜFE hesaplanır. Temel olarak baz dönemdeki fiyatlar  100 olarak kabul edilir ve sonraki dönemlerdeki fiyatlar buna göre orantılı  olarak hesaplanır.
 - Aylık ve yıllık enflasyon oranları TÜFE'nin  belirli dönemlerdeki endeks değerleri kullanılarak hesaplanır. Enflasyon oranı,  iki dönem arasındaki TÜFE endeks değerlerinin farkı olarak ifade edilir.
 
Enflasyon Neye Göre Artar?
Enflasyon neye göre artar sorusunun tek bir yanıtı yoktur.  Enflasyon, ekonomik sistemdeki karmaşık etkileşimlerden kaynaklanır ve  detaylarını bu yazı boyunca açıkladığımız birden fazla faktör nedeniyle  artabilir. Enflasyonun artmasına neden olan temel faktörleri kısaca aşağıdaki  gibi sıralayabiliriz: 
- Ekonomide dolaşımdaki para miktarının artması,  tüketici harcamalarını ve talebi artırır. Talebin, mal ve hizmetlerin arzından  daha hızlı artması durumunda fiyatlar yükselmeye başlar. 
 - Enerji, ham madde ve işgücü maliyetlerindeki  yükselmeler üretim maliyetlerini artırır, bu artışlar üretici tarafında baskı  yaratır ve fiyat artışlarına neden olur. 
 - Üretim kapasitelerinin sınırlı olduğu durumlarda  talep, arza göre daha hızlı artabilir. Bu da fiyatların yükselmesine yol  açabilir. 
 - Uluslararası enerji fiyatlarının artması veya  döviz kurlarındaki dalgalanmalar gibi durumlar enflasyonu etkileyebilir. Bu  faktörler, ithalat maliyetlerini veya üretim maliyetlerini etkileyerek fiyat  artışlarına neden olabilir.
 - Uygulanan para politikaları ekonomik koşulları  ve enflasyonu etkileyebilir. Hükümetler harcamaları artırırsa ve para arzı  genişlerse bu durum talebi artırır ve enflasyonun yükselmesine neden olur. 
 
 
Yüksek Enflasyon Nasıl Düşer?
Yüksek enflasyonun düşürülmesi, ekonomik istikrarın sağlanması  ve fiyatların daha sürdürülebilir bir seviyeye çekilmesi açısından önemlidir.  Ancak enflasyonun düşürülmesi uzun vadeli bir süreçtir ve bu süreçte atılacak  adımlar ekonomik koşullara, ülkenin özel durumuna ve enflasyonun nedenlerine  göre belirlenir. Yüksek enflasyonla mücadele etmek için çeşitli ekonomik  politika araçları ve stratejiler kullanılabilir. Bu araçları ve stratejileri  şöyle sıralayabiliriz:
- 
      Para  Politikası Sıkılaştırılması: Merkez bankaları, faiz oranlarını yükselterek  para politikasını sıkılaştırabilirler. Yüksek faiz oranları, borçlanma  maliyetini artırarak tüketici harcamalarını ve yatırımları kısıtlayabilir, bu  da talep baskısını azaltabilir.
 - 
      Para  Arzının Kontrolü: Merkez bankaları, para arzını sınırlayarak talep  baskısını azaltabilirler. Para arzının azalması, tüketici harcamalarını ve  talebi düşürebilir, bu da enflasyonu aşağıya çekebilir.
 - 
      Mali  Politika Ayarlamaları: Hükümetler, bütçe politikalarını ayarlayarak  harcamalarını kontrol edebilirler. Harcama azaltmaları veya vergi artışları,  talep baskısını düşürebilir ve enflasyonu sınırlayabilir. 
 - 
      Üretim  Maliyetlerinin Kontrolü: Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, enflasyon  baskısını azaltabilir. Enerji ve ham madde maliyetleri gibi faktörlerdeki  düşüşler fiyat artışlarını sınırlayabilir.
 - 
      Döviz  Kuru Politikaları: Eğer döviz kuru yüksekse, ithalat maliyetleri artabilir  ve bu da enflasyonu yükseltebilir. Döviz kuru politikaları ile döviz kurunun  istikrarlı bir seviyede tutulması, enflasyonu kontrol etmeye yardımcı olabilir.
 - 
      Uzun  Vadeli Politika Tutumu ve Şeffaflık: Enflasyonun düşürülmesi uzun vadeli  bir süreçtir. Politika yapıcıların, hızlı sonuçlar yerine sürdürülebilir ve  şeffaf politikalar belirlemesi ve istikrarlı bir enflasyon düzeyini hedeflemesi  önemlidir.
 - 
      İktisadi  Reformlar: Geniş iktisadi reformlar, ekonominin yapısal sorunlarını  çözebilir. Piyasa açıklığı, rekabetin artırılması, kamu harcamalarının verimli  kullanımı gibi reformlar, enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir.
 
Türkiye’nin Enflasyon Rakamları Nasıldır?
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 2023 yılı enflasyon oranı, yıllık bazda %64,77 oldu. Merkez Bankasının 2024 yılı enflasyon hedefi ise Aralık ayında yapılan güncellemeye göre %36 olarak açıklandı.
Türkiye’de Son 50 Yılın Enflasyon Rakamları
Enflasyon, Türkiye’nin çok uzun yıllardır mücadele ettiği bir  olgu. Yüksek enflasyon geçmişimizin son 50 yılına göz atmak için 70’li yıllara  uzanmamız gerekiyor. Dünyadaki petrol fiyatlarında yaşanan sarsıcı gelişmeleri  de içeren, siyasi ve ekonomik krizlerin başrolde olduğu 70’li yıllarda  enflasyon giderek yükseldi. 1980 yılına geldiğimizde yıllık enflasyon oranı  %115,6’ya ulaşmıştı. Bu nedenle 80’li yıllar serbest piyasaya dayalı  reformların uygulanmasını hedefleyen 24 Ocak kararları ile başladı. Askeri  ihtilal sonrası kurulan sıkıyönetim hükümeti döneminde yıllık enflasyon  %33’lere kadar geriledi. 1983 yılından itibaren fiyatlar yeniden artmaya  başladı ve 80’li yıllar boyunca fiyatlar yılda ortalama %46 arttı.
90’lı yıllarda siyasi istikrarsızlıkların etkisiyle enflasyon  sürekli artmaya devam etti. 1994 yılında Türkiye ekonomi tarihindeki en büyük  kamu açığı ve cari açık yaşandı; yıllık enflasyon %125,5 seviyesine ulaştı.  2000’li yıllara kadar pek çok istikrar paketi devreye alındı ama etkileri pek  olumlu olmadı. 
2001 yılında yaşanan büyük ekonomik kriz, kamuda mali disiplini sağlamaya yönelik düzenlemeleri beraberinde getirdi. Türkiye bu dönemde dalgalı kur rejimine geçti. Disiplinle yürütülen ekonomik program meyvesini verdi ve enflasyon 2004 yılında %9,3, 2010 yılında %6,4 oranına kadar geriledi. 2017 yılından itibaren Türkiye’de ve dünyada yaşanan pek çok faktörün etkisiyle yeniden çift haneli rakamlara yükselen enflasyon oranları 2021 yılında %36,08’e, 2022 yılında %64,27’ye, 2023 yılında ise %64,77’ye ulaştı.
   Burada yer alan yatırım bilgi,  yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım  danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri  tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve  tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve  getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan  bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar  doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak  alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb.  işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye Finans Katılım  Bankası AŞ herhangi bir surette sorumlu değildir.